Arkadaş Nadir
17 Kasım 1975
Bugün aramızda olmayan Nadir Karabacak yoldaşımız için yöresel özgür karadenizin sesi gazetesinde yayınlanan güzel bir yazı böylesine güzel dostlarımız var yaşayan ve yaşamayan.Dostum güzel insan rahat uyu ...
17 Kasım 1975
Bugün aramızda olmayan Nadir Karabacak yoldaşımız için yöresel özgür karadenizin sesi gazetesinde yayınlanan güzel bir yazı böylesine güzel dostlarımız var yaşayan ve yaşamayan.Dostum güzel insan rahat uyu ...
5 OCAK 1976
zaman su gibi akıp geçer, bir zamanlar devrim sözcüklerinin yumruklardan fışkırdığı yer artık bir vedaya dönüşür, ey duvarlar, pencereler, kapılar, diliniz olsada konuşsanız, anlatsanız nasıl da umutlu olduğumuzu, ve anlatsanız nasılda zalimce kırıldığımızı, işkenceden geçirildiğimizi,vurulduğumuzu, katledildiğimizi ve diyarlara savrulduğumuzu şu gençlere. Ama hayat yıkamıyorsun bizi işte bak yine aynı yerdeyiz oturuyoruz tüm heybetimizle:..
-BAKİ şurda bekliyor aslan yüreğiyle,..
-NEVZAT’ köşede işte tüm heyecanıyla,..
-MEHMET sensin sert bakışlarınla,..
-SİNAN geliyor işte tüm hinliğiyle,..
-SAİT’ te burda olanca samimiyetiyle..
-HAKAN’ şu kenardaki çelik yumruklarıyla,..
-AVNİ’ gülüyor kravat ve paltosuyla..
-ve geliyor KADİR, “KADİR BOZ” tüm heybetiyle...
Gençler beklediğiniz KADİR’ se üzgünüz hepimiz, suç bizim biliyoruz size kadar taşıyamadık onu, ama bilin ki hepimiz hala “KADİR BOZ” larız ve gün olur devran döner yazarız DEVRİM sözcüğünü VEDA dan önce, giyeriz PARKALARIMIZI, POSTALLARIMIZI düşeriz yollara ve haykırırız 8 sütüna manşet sloganlarla, -yeterki yeterki dostlarım yüreğinizdeki “KADİR BOZ” lar ÖLMESİN ASLA…… ..
5 ocak 1977
Denizer, “ Denizer ” olmazdan önce Şemsettin Sarıbaş’tı. Onu ilk soyadıyla tanıdığım yılları yâd etmek yerine, Zonguldak yerel basının olduğu kadar, ulusal basının da “es ” geçtiği İGD’li Şemsettin’den de söz etmek gerektiği kanısını taşıyorum. Bu sayıda yazacaklarımız ölenin ardından iyi şeyler söylenmesi gerektiği gibi bir inanç taşıdığımız anlamına hiç gelmez. Ama kişilerin bütünüyle değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. İGD Zonguldak Şube Başkanlığı yaptığım yıllardı. Gelik’ten bir grup genç maden işçisiyle tanıştığımız tarih 1 Eylül 1978’in (İGD Gelik Tamsilciliği’nin açılış tarihi) bir kaç gün öncesine rastlar. Başlarında Şemsettin’nin bulunduğu genç madenciler derneğimizin Gelik Temsilciliği’ni açmak istediklerini belirtmek üzere geldiklerinde olağanüstü sevinmiştik. Bizden yetki istiyorlardı. Aralarında yine katili bulunamayan bir cinayetle öldürülmüş olan Hasan Acıman da vardı. Şimdi bu grup içinde lider olduğu (o gün için) her tavrından belli olan Şemsettin Şarıbaş’ın (yine o gün) söylediklerini aktarıyorum size: —Başkan yanlış bir anlaşılma olmasın. Bizim amacımız buradan sendikaya varmaktır!.. Kendisine aynen şunu söylemiştik: —Sizin amacınız bizi ilgilendirmiyor. Ama İGD’nin çizdiği ilkeleri bozamazsınız. Böyle olursa bizim derneğimizin bayrağı sizler tarafından orada dalgalanabilir. Ve ardından, İGD Genel Merkezi’nin de onayıyla İGD Gelik Temsilciliği açıldı. Oranın koşullarına uygun olarak bir de kutlama töreni düzenlendi. Törende yapılan konuşmada İGD Gelik Temsilcisi Şemsettin Sarıbaş şunları söyledi: “Bizler, Gelik İlerici Gençliği olarak anti-emperyalist mücadele, barış ve dostluk için, Türkiye ilerici gençliğinin demokratik kitle örgütü İGD’nin saflarında yerimizi alıyor, işçi sınıfının savaş yolunda birleşiyoruz.” Fazla uzun sürmeyen bir zaman diliminde Gelik’te; TTK’lı ve TTK’sız gençler başkanları Şemsettin Sarıbaş’ın etrafında kenetlendiler. Öyle ki temsilciliğin üye sayısı bir anda Zonguldak Şube’nin sayısına ulaştı. Bu örgütlülük mitinglerde, kutlamalarda hatırı sayılır bir kortej oluşturdu. 12 Eylül’ün gelişi ile birlikte İGD de kapatıldı. İçlerinde Kilimli ve Gelik gençlerinin de bulunduğu birçok yönetici ve üyesi gözaltına alındı. Daha fazlası TKP davalarında yargılandı..